İçeriğe geç

Gerici ne demek TDK ?

Gerici Ne Demek? Psikolojik Bir Mercekten Bakış

Bir Psikoloğun Meraklı Girişi

İnsan davranışlarını anlamaya çalışmak, aslında kendimizi anlamaya çalışmak gibidir. Gündelik hayatta karşılaştığımız pek çok etiket, toplumsal kavram ve toplumsal yargı, insanların birer psikolojik yapı taşları gibi işlev görür. Gerici kelimesi de bu kavramlardan biri. Ancak, kelimenin derinlerine inildiğinde, bu etiketin altında yatan psikolojik mekanizmalar, bizleri anlamaya yönelik güçlü bir araç olabilir. Gericilik, sadece toplumsal bir tanımlama değil, bireysel bir bakış açısının, bir düşünme biçiminin yansımasıdır.

Gerici kelimesi, dilimize Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından, “toplumda değişim ve yeniliklere karşı olan, eskiye bağlı kalmayı savunan kişi” olarak tanımlanıyor. Ancak bu tanım, sadece dilsel bir açıklamadan ibaret olup, insan psikolojisinin derinliklerine inildiğinde farklı anlam katmanları kazanır. Peki, gerici düşünme biçimi gerçekten sadece toplumsal bir duruş mudur, yoksa daha derin psikolojik kökenleri mi vardır? Bu yazıda, gericiliği bilişsel, duygusal ve sosyal psikoloji boyutlarından ele alarak, bu kavramın insan psikolojisindeki yerini inceleyeceğiz.

Bilişsel Psikoloji Perspektifinden Gericilik

Bilişsel psikoloji, insanların düşünme, öğrenme, algılama ve bellek süreçlerini inceler. Gericilik, bu bağlamda, insanların değişime karşı gösterdiği dirençle yakından ilişkilidir. İnsanlar, doğaları gereği belirsizliği sevmezler. Bu, “belirsizlikten kaçınma” olarak adlandırılabilir. Gerici bireyler, genellikle yeniliklere ve değişime karşı bir kaygı hissederler. Yeni bir düşünce veya toplum düzeni, onları rahatsız edebilir çünkü bu, alışık oldukları düzenin bozulması anlamına gelir.

Bilişsel psikoloji perspektifinden bakıldığında, gerici düşünceler, kişinin dünya görüşünü ve geçmiş deneyimlerini şekillendiren bir “şematik yapı”ya dayanır. Bu şemalar, bireylerin mevcut bilgiyi ne şekilde işlediklerini belirler. Gerici bireylerin şematik yapıları, eskiyi, gelenekleri ve alışılmışı savunur. Bu durum, bilişsel disonansın bir yansımasıdır; yani, yeni ve eski bilgi arasında çatışma olduğunda birey, daha önceki inançlarına tutunarak, değişime karşı direnç gösterir.

Duygusal Psikoloji Perspektifinden Gericilik

Duygusal psikoloji, bireylerin duygusal tepkilerini ve duygularının düşünce sistemlerini nasıl şekillendirdiğini araştırır. Gericilik, duygusal açıdan, genellikle korku, güvensizlik ve kaybetme duyguları ile ilişkilidir. Gerici bireyler, toplumsal değişikliklerin ve yeniliklerin yaratacağı olumsuz sonuçlardan endişe duyarlar. Bu, onları geçmişe, daha “güvenli” olarak gördükleri zamanlara yönlendirir.

Ayrıca, duygusal bağlanma teorisi de gericiliğin bir yönünü açıklayabilir. İnsanlar, çocukluklarında güçlü bir şekilde bağlandıkları figürleri ve değerleri koruma eğilimindedirler. Gerici bir birey, bu bağları eski toplumsal yapıya, geleneklere veya ideolojilere dayandırabilir. Yenilikler, bu bağları tehdit eder gibi algılandığında, duygusal tepki olarak reddetme veya direnç gösterme eğilimi ortaya çıkar.

Sosyal Psikoloji Perspektifinden Gericilik

Sosyal psikoloji, bireylerin toplumsal çevrelerinden nasıl etkilendiklerini ve toplumsal normlarla nasıl şekillendiklerini inceler. Gericilik, sosyal psikolojinin ışığında, grup kimliği ve toplumsal normlarla bağlantılıdır. Bir kişi, toplumsal baskılara, aile geleneklerine ve gruptan aldığı destekle şekillenen değerler doğrultusunda hareket eder. Bu bağlamda, gerici düşünce tarzı, toplumsal aidiyetin güçlü bir göstergesidir. Gerici bireyler, grup normlarını savunarak, bu aidiyet duygusunu pekiştirmeye çalışırlar.

Ayrıca, sosyal psikolojideki “sosyal kimlik teorisi”ne göre, insanlar kendi kimliklerini gruplarıyla özdeşleştirirler. Gerici bireyler, eski toplumsal normları, değerleri ve ideolojileri savunarak kendi kimliklerini bu değerlerle pekiştirmeye çalışırlar. Yenilikler ve değişim, bu kimliği tehdit edebilir, bu yüzden değişime karşı bir savunma mekanizması olarak gericilik ortaya çıkabilir.

Sonuç: İçsel Deneyimlerimizi Sorgulamak

Gericilik, bir toplumsal duruş olmanın ötesinde, bireylerin içsel dünyalarındaki çeşitli psikolojik süreçlerin bir yansımasıdır. Bilişsel, duygusal ve sosyal psikolojik faktörler, gerici düşüncelerin ve davranışların şekillenmesinde etkili olur. İnsanlar, alıştıkları düzeni, güvenliklerini tehdit eden değişimlere karşı savunma mekanizmaları geliştirirler. Bu süreç, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde derin bir iz bırakır.

Kendi içsel deneyimlerimizi sorgulamak, gerici düşünce biçimlerinin arkasındaki psikolojik sebepleri anlamak, toplumsal yapıları ve bireysel algılarımızı daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir. Gericilik, bir duruş olmanın ötesinde, insan psikolojisinin derinliklerinde yatan korku, güven arayışı ve kimlik ihtiyacı gibi faktörlerle şekillenen bir düşünme biçimidir.

Bu yazıyı okuduktan sonra, siz de kendi düşünce yapınızı ve toplumsal değişime karşı yaklaşımınızı sorgulamaya başlayabilir, gericiliğin içsel dinamiklerini daha iyi anlayabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

deniziletisim.com.tr Sitemap
cialismp3 indirilbet güncel girişprop money